TOHUM

BUĞDAY

BUĞDAY TARIMI

İKLİM İSTEKLERİ
Buğday bitkisi yetişme döneminin ilk devrelerinde düşük sıcaklık ve bol nemli hava istemektedir. Özellikle çimlenme ve kardeşlenme sırasında buğdayın istediği sıcaklık 5–10 0C, nem ise %60 kadardır. Buğday gelişmesinin ikinci devresi olan sapa kalkmada ise 10–15 0C sıcaklık ve %65 oranında nispi nem isteği olmaktadır. Buğday başta olmak üzere serin iklim tahılları (arpa, çavdar), kışa oldukça dayanıklıdır. Kışa dayanıklılık açısından buğday çeşitleri arasında farklılık vardır. Bir bölgede ekilecek çeşidin kışa mukavemetinin önceden bilinmesi, üreticiye doğru tohumluk seçimi imkânı sağlayacaktır. Üreticilerinin kendi bölgelerine adapte olabilen doğru tohumluğu seçmeleri, şiddetli kış soğuklarında, buğday ürünlerinin don zararından korunmasını sağlayacaktır.
TOPRAK İSTEKLERİ
Buğday bitkisi her çeşit toprakta yetişmekle birlikte genellikle yüksek verim derin, killi, tınlı-killi, humusça zengin topraklardan alınmaktadır. Buna karşın makarnalık buğdayların ekmeklik buğdaylara göre daha fakir topraklarda yetiştirilmesi mümkün olabilmektedir.

TOPRAK HAZIRLIĞI 
Toprak işlemenin asıl nedeni tohum yatağı hazırlamaktadır. Gerek nadas - tahıl sisteminin gerekse her yıl tahıl tarımının yapıldığı kuru tarım alanlarında tohumların uygun çimlenme ve çıkış ortamı hazırlayacak şekilde, su kaybını en aza indiren, toprağın yapısını en az bozan , erezyonu önemli ölçüde azaltan toprağı devirmeksizin yüzlek olarak alttan işleyen aletlerle bölgeler için uygun zamanda yapılacak toprak işlemesi ekim makinalarının daha rahat çalışabilmesi, tohumlar için daha iyi bir tohum yatağının hazırlanması, çimlenme ve çıkışın daha düzgün olması ,verimin güvence altına alınması gibi birçok fayda sağlayacaktır.
Nemli ya da sulanan, nadassız tarım uygulanıp her yıl ürün alınan yerlerde toprak , hasattan hemen sonra gölge tavı varken pullukla 15-20 cm derinliğinde sürülmelidir. 
Ekimden öncede kazayağı + tırmık takımıyla ikileme yapıp iyi bir tohum yatağı hazırlanmalıdır. 4-5 yılda bir kez olmak üzere pulluk işleme seviyesinde oluşan taban taşını kırmak için tarla 60-70 cm derinlikte dip kazan ile işlenmelidir.
Ülkemizde toprak hazırlama döneminde karşılaşılan en önemli problemlerden biride anız yakmadır. 
Çiftçilerimiz anızı ; Daha iyi bir tohum yatağı hazırlamak, yabancı ot ve haşereleri yok etmek, hasat sonrası, hemen diğer bir ürününün ekimine geçilecek ise mibzerin istenilen şekilde ekim yapmasını, anız sapları ile mibzer gözlerinin tıkanmamasını sağlamak, gerekçeleri ile yakmaktadırlar. Bunun sağlayacağı fayda vereceği zararın yanında çok küçük kalmaktadır.
Anız yakma sonucu karşılaşılan zararlar nelerdir? 
Anızın yakılması ile topraktaki organik madde yakılarak yok edilmektedir. Organik maddenin bir ayrışma ürünü olan humus bitkilerin gelişmesi için gerekli olan besin maddelerinin bir kısmının kaynağını oluşturmaktadır. Organik madde toprakta yağış sularının emilmesini tutulmasını sağlamaktadır. Toprakta kümeleşmeyi temin ederek erozyon ile taşınmasını önlemektedir. Toprağın iyi havalanmasını sağlamaktadır. Topraklarımızda zaten %1 den daha az olduğu belirlenmiş olan organik madde, bitkisel bir artık olan anızın yakılması ile giderek yok edilmektedir.
Kısaca organik madde miktarının azalması ve yok edilmesi toprakları daha verimsiz ve erozyona daha hassas duruma getirmektedir.

 

Anız Yakmanın önüne geçmek için neler yapılmalıdır? 
Çiftçilerimizde anız yakmanın gerekçesi olan "daha iyi bir tohum yatağı" hazırlama modern tarım teknikleri kullanılarak yapılmalıdır. Hububat hasatları biçer-döverle toprak yüzeyine yakın yapılmalıdır. Hububat başağın hemen altından biçildiğinde anız çok yüksek kalmakta ve mikro organizmalar tarafından parçalanması, çürüyerek organik maddeye dönüşmesi daha zorlaşmaktadır. Hasat sonrası parçalanma ve çürümeyi kolaylaştırmak için, sapları parçalayıcı bir alet kullanarak, anız toprağa karıştırılmalıdır. Anızların daha çabuk parçalanıp ayrışarak organik maddeye dönüşmesini sağlamak amacıyla, kalan sapın yaklaşık % 1'i oranında (2-3 kg/da N civarında) azot dengeleme gübresi verilmelidir. Ayrıca yabancı ot ve haşereleri yok etmek için anızın yakılması yerine "ilaçlı mücadele" yapılmalıdır.
EKİM 
Buğday tarımında dekardan yüksek verim ve kaliteli ürün elde etmenin ön  koşullarından biri de uygun bir zamanda ekim yaparak düzenli bir çimlenme ve çıkış sağlamaktır. Ekim zamanı ve yöntemlerinin seçiminde bu amaçlar göz önünde bulundurulmalıdır.
Ekim Zamanı: Buğday tarımında ekim zamanını belirleyen en önemli faktörlerden biri de tohum yatağındaki toprak sıcaklığıdır. Toprak sıcaklığının 8-10 oC olduğu zaman ekim yapılırsa kök gelişmesi hızlı ve kök tacı da derin olur. Bu uygun zamandaki ekim, soğuğa ve kurağa karşı dayanıklılığı artırır. Bölgelere göre değişmekle birlikte ekim tarihi 15 eylül -15 kasım aralığındadır.
 Ekim Derinliği: Kışlık buğday ekimi 5-6 cm derinliğe yapılabilir. Ekilecek tohumluğun bin tane ağırlığına veya iriliğine bakarak bu derinlik küçük tohumlarda 4-5 cm, iri tohumlarda 5-6 cm olabilir. 
Ekim Yöntemi: Ekim düz ve kombine  yada baskılı mibzerlerle yapılabilir.
Tahıllarda Ekim Yöntemi ve karşılaşılan sorunlar 
Arpa-buğday ekiminde kullanılan mibzerler ya tek gözlü olup, tohumla gübre karıştırılarak ekilebilen ya da tohum ve gübre gözleri ayrı ayrı olmakla beraber tohum ve gübreyi aynı banda bırakarak ekilebilen tiplerdir. Bu ekim makinaları ile yapılan ekimlerde, özellikle toprakta rutubetin yetersiz olduğu durumlarda şu problemler yaşanmaktadır.
Gübre taneciklerinin tohumla birlikte tohum yatağında bulunmaları, su çekici özelliğe sahip taneciklerin suyu hızla çekerek, tohumun çimlenmesi için gerekli suyun azaltılması.Eriyen gübre taneciklerinin tohumun çevresindeki toprak çözeltisinin ozmotik basıncını artırması nedeniyle tohumun su alımının güçleşmesi.
MÜNAVEBE (EKİM NÖBETİ)
Tarım yapılan alanlarda aynı bitkinin aynı tarlaya üst üste ekilmesi toprağın fakirleşmesine ve o bitkinin hastalıklarının artmasına neden olur. Bu nedenle buğday tarımında da yüksek verim alabilmek için mutlaka münavebe yapılmalıdır. Buğday bitkisinin gireceği bazı münavebe modelleri şu şekilde olabilir:
1. Model: Ayçiçeği + Buğday + Baklagil + Mısır
2. Model: Şeker Pancarı + Mısır + Buğday + Baklagil
3. Model: Buğday + Ayçiçeği + Kavun-karpuz + Mısır
4. Model: Baklagil + Buğday + Ayçiçeği + Mısır

 

 

GÜBRELEME
Buğday gübreye genellikle en iyi tepki gösteren bir bitkidir.N,P,K buğdayın en fazla tükettiği makro besin maddeleridir.
Azot buğdayın topraktan en fazla kaldırdığı besin elementidir.
Sulu şartlarda Ekmeklik buğdaylarda dekara 12 -14 kg 
Sulu şartlarda Makarnalık buğdaylarda ise dekara 14 - 18 kg
Kuru şartlarda ise 6 kg azot uygulaması tavsiye edilmektedir.
Azotun kuru şartlarda iki parça halinde, sulu şartlarda üç parça halinde verilmesi tavsiye edilir.
Fosfor alımı buğdayda en fazla Nisan ayı başı veya ortasına rastlayan sapa kalkma döneminde olur.
Buğday bitkisi dekara 400 kg dane verimi için dekardan yaklaşık 5-6 kg fosfor kaldırılmaktadır.
Kuru şartlar için 6 kg
Sulu şartlar için ise 9 kg saf fosfor buğday yetiştiriciliği için uygundur.
Buğdayın potasyum ihtiyacının az olması ve aynı zamanda topraklarımızın çoğunun elverişli potasyumca zengin olması nedeniyle genellikle potasyumlu gübre yapılmamaktadır. Verilecek gübrelerden fosfor ve potasyumun eger uygulanacaksa tamamının ekimle birlikte verilmesi tavsiye edilir. Buğdayda mikro besin elementi noksanlıkları genelde alkali topraklarda ortaya çıkmaktadır.
Zn eksikliğinde toprak uygulamalarda ekim öncesi dekara 0,5 - 1,5 kg Zn yapraktan uygulamalarda 40 - 120 g Zn (çinko) toprak analiz sonuçlarına göre uygulanır.
Azotun gübre uygulamasında dikkat edilecek hususlar:
Yağışı yeterli olan yörelerde bazı yıllar ilkbahar başlangıç yağışları az olabilir. Bu durumda ikinci üst gübre miktarı azaltılmalıdır.Azaltılmaması durumunda fazla azottan dolayı bitkinin su tüketimi artar ve topraktaki su miktarı kısa sürede tükenir ve buğdayda yanma dediğimiz olay meydana gelir. 
Yağışı yeterli olan bölgelerde dekardan fazla ürün alınması düşüncesiyle gereğinden fazla azotlu gübre kullanımı bitkinin yatmasına neden olur ve pas gibi hastalık etmenlerinin zarar derecesini artırabilir. 
Buğdayın gelişme dönemlerine göre azot alımı
Çimlenme - Kardeşlenme %13
Kardeşlenme - Sapa Kalkma % 11
Sapa Kalkma - Başak Oluşturma % 60
Başak oluşturma - Olgunlaştıurma % 16

Gübre Uygulama Metodları

Temel besin maddeleri ekim öncesi serpme uygulanabilir.
Temel besin maddeleri ekim makineleri tohum ve gübre ayrı bantlara olmak üzere uygulanmalıdır.
Azot yağmurlama yada damla sulama sistemleri ile çok sayıda parçaya bölünerek verilmelidir.
SULAMA
Ülkemizde buğday genellikle sulamasız olarak yetiştirimektedir. Sulama imkanlarının olduğu yerlerde buğday, sapa kalkma ve çiçeklenme dönemlerinde sulanmalıdır. Fakat kurak geçen yıllarda bu kritik dönemler beklenmeden bitki strese girdiği zaman sulama yapılmalıdır.
Konya gibi büyük ölçüde kurak iklim şartlarında yürütülen buğday tarımında ilkbahar yağışlarının miktar ve dağılımı çok önemlidir.
Su tüketimi Mart ayından itibaren artmaya başladığı, Nisan ayında büyük artış gösterdiği ve Mayıs ayında maksimum değere ulaştığı görülür. Nisan-Mayıs yağışları birim alandaki başak sayısını, potansiyel ve gerçek başakcık ve çiçek sayılarının belirlenmesi açısından büyük önem taşımakta ve nihai verimi belirleyici en önemli iklim faktörleridir. Konya ili işlenen tarım arazilerinin % 61.97 ' si sulanabilir niteliktedir. Ancak sulanabilir arazilerinin henüz %20.70 'i (341.000 ha) sulamaya açılmış durumdadır. Bu alanların yaklaşık yarısında buğday ve arpa tarımı yapılmaktadır.Sulamaya açılan araziler işlenen tarım arazilerinin % 12.83 ' üne tekabül etmektedir.
İlkbaharda yeterince yağış düşmediğinde çiftçilerimiz eğer sulama imkanına sahip iseler;
- Sapa kalkma döneminde bir su ( bu bölgemizde Mart sonuı),
- Süt olum döneminde bir su (bu bölgemizde Nisan sonu)
verebilirler. Görüldüğü gibi eğer Nisan ayı kurak geçerse sapa kalkma döneminde bir sulama ve arkasından Mayıs ayında da yeterince yağış düşmez ise süt olum döneminde ikinci bir sulama buğdayda kuru koşullara göre %100’ün üzerinde bir verim artışı sağlayabilir.
BUĞDAY TARIMINDA YABANCI OT MÜCADELESİ
Buğday tarımında yabancı ot mücadelesi özellikle yabancı otların 2–4 yaprak olduğu erken devrede yapılması çok önem taşır ve yapılması % 20–30 oranında daha fazla verim alınmasını sağlar. Hızlı gelişme yeteneğine sahip yabancı otlar özellikle Mart ayının ikinci yarısında faydalı tarla alanını hızla kaplar ve buğday bitkisinin gelişmesini engelleyerek ve bitki besin maddelerine ortak olarak önemli oranda zarar yaparlar. Buğday tarımında yabancı ot mücadelesi kültürel tedbirlerle ve kimyasal yöntemlerle yapılmaktadır. 

Kültürel Yabancı Ot Mücadelesi: Ekimde yabancı ot tohumu bulundurmayan temiz tohumluk kullanılmalıdır.  Mümkün olduğunca ekim nöbeti yapılmalıdır. Rizomlarla vejetatif olarak büyüyüp gelişen ayrık gibi otların toprak işlemesi sırasında kullanılan aletlerle bir tarladan başka bir tarlaya taşınması engellenmelidir. Tarla sınırlarındaki yabancı otlar ile de mücadele edilmelidir. 
Kimyasal Yolla Yabancı Ot Mücadelesi: Buğday tarımında en ekonomik yabancı ot mücadelesi yabancı ot ilaçları ile yapılır. Kimyasal mücadelede tarlada görülen yabancı ot türlerine göre seçilen ilaçlar kullanım özelliklerine göre ekim sonrası veya çıkış sonrası uygulanabilir. Bu yöntem ile mücadelede, hububat tarlalarında hâkim yabancı otların geniş yapraklı veya dar yapraklı oluşuna göre farklı ilaçlar kullanılmaktadır. Tarlada hâkim yabancı otlar geniş yapraklı yabancı otlar ise en yaygın olarak 2,4 Amin grubu ve MCPA bileşimli ilaçlar kullanılmaktadır. 2,4-D Amin ve MCPA bileşimli ilaçlar için en uygun ilaçlama zamanı buğdayın kardeşlenmeyi bitirip kaleme kalkmadan önceki devresidir. Bu devrede buğdaylar 15–20 cm boyunda, yabancı otlar ise 2–6 yaprak dönemlerindedir. Kardeşlenme öncesi, başak oluşumu ve çiçeklenme devresinde yabancı ot ilacı atmaktan kaçınılmalıdır. Erken ilaçlama kardeşlenmeye, geç ilaçlama ise bitkinin boylanmasına ve başak kınından çıkmasına engel olmaktadır. Ayrıca ilaçlamada geç kalındığında ilaçlama aletinin uzamış buğday bitkilerine çarparak zarar vermesi de söz konusudur. Aynı zamanda geç kalınan yabancı ot mücadelesinde yabancı otlar tarlada büyük ölçüde suyu ve besin maddelerini tükettiğinden dekardan istenen verim artışı sağlanamaz.

2,4 Amin ve MCPA grubu ilaçlar fazla soğuk, kapalı havalarda ve aşırı sıcakta uygulanırsa istenen faydalı etki olmayabilir. Bu nedenle buğday tarımında ilaçlama hava sıcaklığının 8–18 °C arasında olduğu, rüzgârsız ve yağışsız bir günde yapılmalıdır. Rüzgârlı bir günde ilaçlama yapılması halinde çevredeki, yazlık ürünler ile sebze bahçeleri ve bağ alanları taşınan ilaç zerreleriyle zarar görebilir. Bu grup ilaçların uygulanmasından sonra yaklaşık 6 saat içerisinde yağmur yağmazsa en iyi sonuç alınır. Son yıllarda modern yabancı ot ilaçları kullanılmaya başlanmıştır. Bu ilaçlar dekara 1 -3 gr gibi çok düşük dozda kullanılan Chlorosülforon, Tibenuron-methyl ve Methyl Amin carbonyl etkili maddelerini içermektedirler. Ancak Chlorosülforan grubu ilaçları kullanırken çok aşırı dozda kullanmamaya dikkat edilmelidir. Aksi halde ertesi yıl ekilecek olan münavebe bitkilerinden ayçiçeği ve diğer yazlık bitkilere zarar gelebilir. Ayrıca tarlada yabani yulaf, delice, kuş otu, tilkikuyruğu gibi çimensi yabancı otlar varsa bunları kontrol edebilecek ilaçların esas ilaçlamadan 10 gün sonra veya evvel, eğer karışımları mümkün ise geniş yapraklı ot ilaçları ile karıştırılarak verilebilir. İki ilacın karışabilirliği konusunda bilgi almak için en yakın tarımsal kuruluşa danışılmalıdır. 
 Yabancı Ot İlaçlamasında Dekara Atılacak Su Miktarı: 
Yabancı ot mücadelesinde basınçlı sırt pülverizatörleri, traktör ile çekilen kuyruk milinden hareket alarak basınç sağlayan pülverizatörler veya zirai mücadele uçakları kullanılabilir. İlaçlama aleti tarla şartlarında ayarlanarak dekara atılacak su miktarı hesaplanır. Bu miktar mücadele aletinin ne derecede iyi pülverize ettiğine, kullanılan ilaçlama başlığına (T-jet veya yelpaze meme olması) ve bitkilerin gelişme safhalarına göre yer aletlerinde 20–60 litre, uçakla 3–5 litredir.

BUĞDAY HASTALIKLARI VE MÜCADELESİ
Bölgemizde en çok rastlanan buğday hastalıkları; Sürme (kör), pas hastalıkları (sarı pas, kahverengi pas, kara pas), rastık, kök ve boğaz çürüklüğü'dür.
Sürme (kör): Hastalıklı bitkiler sağlamlardan daha kısa boyludur. Daneler yuvarlağa yakın bir şekil alır. Ezilince siyah bir toz kitlesi ile dolu oldukları görülür. Dayanıklı çeşit kullanarak, yazlık ekim yapılarak ve ekim öncesinde tohumlar ilaçlanarak mücadele yapılmaktadır.
Sarı Pas (kınacık): Yapraklar üzerinde sarı, dar, uzunca, birbirine paralel noktalı çizgiler halinde sap ve başakta meydana gelirlerse de genellikle yaprak ve kavuzlarda görülür.
Kahverengi Pas: Sarı pastan sonra görülür. Püstülleri kara pasınkinden koyu, kara pasınkinden daha açıktır. Püstüller dairevi yığınlar meydana getirir.
Kara Pas: En geç görülen pas türüdür. Püstüller rastgele dağılmışlardır. Püstüllerin üzerindeki epidermisin yırtılması ile bariz olarak tanınır.
Pas Hastalıklarının Mücadelesi:

  • Hastalığa dayanıklı çeşitler kullanmak
  • Yabancı ot mücadesi yapmak

İlaçlı mücadele
Rastık: Hastalıklı buğday, başak çıkarır çıkarmaz görülür. Hastalığa yakalanmış bitkiler sağlamlardan daha kısa ve zayıf olup, genellikle kardeşlenmezler ve erken olgunlaşırlar.
Buğdayın başakları çiçek zamanı siyah bir toz kitlesi hastalık etmeni fungusun sporlarıdır. Bu sporlar rüzgarın etkisiyle etrafa dağılır ve daha sonra geride sadece başak ekseni kalır.
Mücadesi:

  • Hastalıksız tohum ekilmeli
  • Hastalığa dayanıklı çeşitler kullanmak
  • Tohum ilaçlaması yapmak

Buğdayda kök ve boğaz çürüklüğü: Daha ziyade buğdaygillere arız olur. Kuru ziraat yapılan bölgelerde kışlık buğdaygillerde daha çok görülür. Alkali topraklarda hastalık daha etkendir. En belirgin başaklanma dönemindedir. Bitki vaktinden erken sararır ve beyazlaşır. Başak dane tutmaz veya daneler cılız kalır. Bazen başak vermeyebilir. Sap, yaprak ve başakta hızlı bir beyazlaşma görülür. Mücadelesi:

  • Hastalıksız tohum ekilmeli
  • Yeterli miktarda azotlu gübre atmak
  • Sürüm ve yaz nadası hastalığı azaltır
  • Tohum ilaçlaması

Buğday Zararlıları ve Mücadelesi
Süne: Toprak renginde, bazen siyah geniş vücutlu, 11-12 mm uzunlukta 7-8 mm genişlikte emici bir böcektir. Yaprakları ve daneyi emer.
Mücadelesi: Süne mücadelesi prensip itibariyle 1-3 yaşlı genç nimf döneminde ilaçlama suretiyle yapılmalıdır.
Kımıl: Süneye benzer, ancak vücudu süneye göre dar ve baş iridir. Vücudun üstü esmer, sarı ve hafif açık beneklerle bezenmiştir. 4 halkalı bir hortumu vardır. Buğdayın yapraklarını ve daneyi emer. Mücadelesi: Kışlamış erginlerde, nimf ve yeni nesil erginlerde olmak üzere iki dönemde ilaçlama mücadesi yapılmaktadır.
Ekin Balmumu: Ergini, esmer, kırmızı renkte, kanatları açık kahverengi baş ve thorax esmer veya siyah elytraları kırmızı ortalama 10-15 mm uzunluğunda bir böcektir. Larvaları buğdayın köklerini yiyerek, erginleri ise hububatın süt olum döneminde başaklarda kapçık, kavuz ve daneleri kemirerek zararları olmaktadırlar.
Mücadelesi: Ergin çıkışı başladıktan bir hafta sonra m2 de ortalama 14-15 ergin bulunan tarlalarda başlanmalı ve zarar sona erinceye kadar devam edilmelidir. İlaçlı mücadele günün serin saatinde erginler uçuşa başlamadan önce yapılmalıdır.
Ekin Güvesi: Ergin küçük bir kelebektir. Zarara sebep olan larvalar koyu sarı renkli olup, boyları 10 mm kadardır. Larvaları yaprağın içine girerek alt ve üst epidermis arasındaki parankim dokusunu yiyerek tahribat yaparak, bitkinin özümleme yapmasına mani olur.
Zarar gören bu kısım dondan zarar görmüş gibi sararır, sonra kurur.
Mücadelesi: Larvalar 6 mm ulaştığı zaman ilaçlı mücadelesi yapılmalıdır.
Ekin Kurdu (Zabrus Sp): Pup olmaya yakın devrede larvaları 30-35 mm boyunda olup, beyazımsı renktedir. Başa yakın üst seğmentleri koyu kestane, göğüs kısmı ve ayakları esmer renklidir. Ayaklar kazıcı yapıdadır. Uç kısımlarında tırnaklar yer alır. Erginlerde baş büyük olup, antenleri içindedir. Renkleri kırmızımsı esmerdir. Zararlının boyu 14-16 mm'dir. Zabrus larvaları hububat yapraklarının uçlarını yuvalarına çekerek, bilahare toprak yüzünde yumak şeklinde bir bakiye teşkil eden yaprak sinirleri kalıncaya kadar yemelerine devam ederler. Bir kökten çıkan yaprakları bitirdikten sonra diğerlerine geçerler.
Mücadelesi:

  • Kültürel tedbirler (münavebe),
  • Mihaniki mücadele (Larvaların ilk göründüğü devrede toprağın bastırılması),
  • Kimyasal mücadele (Tohum ve satıh ilaçlaması) şeklinde olmalıdır.

Yabancı Otlar: Buğdayda yabancı ot mücadelesi önemlidir. Yabancı ot mücadelesi yapılmayan alanlarda veriminde % 30'a varan azalmalar tespit edilmiştir.
Buğday ekili sahalarda görülen önemli yabancı otlar: Yabani hardal, sarı ot, yabani tere, köygöçüren, yabani fiğler, pelemir, ballı baba, yabani gonca, tilki kuyruğu, sütleğen, peygamber çiçeği, yabani yulaf vb.
Mücadelesi: Yabancı otlar 3-5 yapraklı oldukları devrede ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Buğdayda ise kardeşlenme ile sapa kalkma devreleri arası en uygun ilaçlama zamanıdır. Münavebe ise yabancı ot kontrolü için en önemli kültürel tedbiridir. 

HASAT
Buğday tarımında biçerdöver ile hasat, danedeki rutubet % 13-15 dolaylarında iken yapılır. Hasat zamanı geldiğinde buğday bitkisi tam olum devresindedir ve tümüyle saman rengini alır. Hasada erken girilmesi üründe kurutmayı gerektirir, geç kalınması ise hasat kayıplarını artırır. Özellikle yaz döneminde buğday hasadı sırasında sık yağış alan Karadeniz sahil kuşağında, hasat fazla gecikirse, tam oluma gelmiş buğday bitkilerinin başaklarındaki tanelerde dormansinin kırılması sonucu çimlenme görülebilir. Buda ürünün tohumluk ve ekmeklik kalitesini büyük oranda düşürür. Bu nedenle yağışlı geçen yıllarda veya yörelerde buğday hasadını zamanında yapmakta fayda vardır.